MAKALELER Cinsel İşlev Bozukluğu

Cinsel İşlev Bozuklukları ve Cinsel Terapiler

Cinsel İşlev Bozuklukları ve Cinsel Terapiler

Cinsel yaşamda bazı durumların kaynaklık ettiği ciddi bir takım sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle evli çiftlerde müdahale edilmeyen cinsel sorunlar giderek günlük hayata yansımaya, iletişimi bozmaya ve mutluluğu engelleyen büyük bir sorun haline gelmeye başlar. 

Sağlıklı bir cinsel tepki, öncelikle partnerlerin birbirlerini öpmeleri gibi davranışlarla başlar ve ardından bedensel tepkiler üç dönemden geçer. "Uyarılma” dönemi olan ilk dönemde, kadında ıslanma erkekte sertleşme tepkileri gelişir. Uyarılma devam ettikçe hazın en üst noktasına ulaşılır. "Orgazm” dönemi olarak adlandırılan bu dönemde erkekte boşalma ve kadında da kasılma meydana gelir. Son dönem olan "sonlanma” döneminde ise tatmin olmuş ve rahatlamış bir hal vardır.

Cinsel sorunlar genel olarak cinsel isteksizlik, uyarılmada güçlük, orgazm olmada sıkıntılılar, ağrı bozuklukları olarak sınıflandırılabilir. İsimlerinden de anlaşılacağı üzere bazı sorunlar, normal cinsel tepkinin direkt olarak bir basamağı ile ilgilidir. Ancak söylenebilir ki bu sorunların hepsi temel olarak, yukarıda bahsedilen doğal cinsel tepkilerin o ya da bu sebeple baskı altına alınması ile ortaya çıkmaktadır.


Normal cinsel tepkileri engelleyecek veya etkileyecek bir çok sebep olabilir. Bunlardan en önemlileri, cinsellikle ilgili yanlış inançlar, eksik bilgiler, yetiştirilme tarzı, geçmiş kötü deneyimler, partneler arası iletişim ya da ilişki sorunları, partnerlerin kendilerine olan güvensizliği ya da kendilerini beğenmemeleri olarak sıralanabilir. Örneğin vajinismus tanısı alan bir kişi için ilişkiye girmek "çok acılı” bir süreç olarak değerlendiriliyor olabilir. Bu tür bir inanç kişinin ilişkiye girmeye karşı yoğun bir korku geliştirmesine neden olabilir. Diğer bir örnek ise, yoğun iş temposundan cinsel istekliliği düşen bir kişi eşine karşı kendini suçlu hissedebilir ve sertleşmede güçlükler yaşayabilir. Ya da evliliğe kadar cinsel yaşam bir tabu gibi algılanabilir ve üstü örtülmüş, bastırılmış olabilir. Bu durum cinsel konularla konularla ilgili hiçbir bilgi ve deneyim sahibi olunamaması ile sonuçlanır ve evlilikte çözümsüz sorunlara dönüşebilir. 

Cinsel sorunlara bir çok şey kaynaklık edebileceği için ayrıntılı ve dikkatli bir psikolojik değerlendirme yapılmalıdır. İyi bir cinsel terapi, doğal cinsel tepkinin hangi aşamasında sorun yaşandığını ve yaşanan bu soruna ne tür düşünsel , duygusal ve davranışsal özelliklerin kaynaklık ettiğini iyi değerlendirip tespit etmelidir. 

Çiftler daima terapistle bir arada görüşmelere katılmalıdırlar. Sıkıntılar iki taraftan da dinlenmeli, uzlaşma sağlanmalı ve söz birliği içerisinde tedaviye başlanmalıdır. Çiftlerin kendilerine veya eşlerine karşı duyduğu güvensizlik veya öfke gibi olumsuz duygular üzerinden gidilerek gerek genel cinselliğe dair gerekse de kendilerine veya eşlerine karşı işlevsiz düşünce ve davranışlar ele alınmalıdır. Çiftin farkındalık kazandığı ve cinsel yaşama dair yeniden öğrenmelerin olduğu bu seansların ardından, sorunun türüne göre terapist tarafından bir sonraki seansa kadar yapılmak üzere bir takım ev ödevleri verilir. Ödevler esnasında yaşanan zorluklar seansta mutlaka ele alınmalı, bunlar aşılmadan diğer basamağa geçilmemelidir.

Temel olarak işlenen gündem ve verilen ev ödevleri bireyin kendi cinselliğini tanıması, istek ve beklentilerini eşine açabilmesi, bu beklenti ve isteklerin diğer eş tarafından karşılanabilmesi ile normal cinsel yaşantıya dönüşü hedeflemektedir. 

Kişiler için yemek yemek uyumak kadar doğal bir ihtiyaç olan cinsel yaşamın normal işleyişi bozulduğunda ve uzman bir yardım alınmadığı taktirde, bu sorun depresyon, kaygı gibi daha farklı şikayetlere dönüşebilmekte, çiftler ayrılık veya boşanmalara kadar gidebilmektedir. Bu nedenle bireylerin bu tür sıkıntılarını, güvenebilecekleri ve kendilerini rahat hissedecekleri bir terapistle görüşebilmeleri önemlidir.


Uzm. Klinik Psikolog 

Elvan Demirbağ